Edebiyat
Edebiyat nedir?
Düşünce, duygu ve hayallerin sözlü veya yazılı olarak güzel ve tesirli biçimde anlatılması sanatı
Edebiyat düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatı olarak tanımlanabilirse de her anlatı her metin edebiyat tanımı içerisine sokulmaz. Amacı okuyucuya estetik bir lezzet sunmak değil de onu bir konuda aydınlatacak teknik bilgileri içeren yapıtlar (bilimsel makale veyakitaplar, gazete haberleri gibi) edebiyat tanımı dışında değerlendirilirler.
Ayrıca bazı müellifler bilimsel yapıt ve haberlerin edebi değer taşıtabilecek nitelikte olabileceği gibi sanatsal kaygı taşımayan şiirlere de rastlanabileceğini belirterek bu tanıma karşı çıkmışlardır. Ayrıca edebiyat sadece yazılı metinleri kapsamaz, edebiyat eserleri (destanlar vb.) her zaman yazılı olarak ifade edilmeyebilir.
Sözlükte “edebiyat” ne demek?
1. Yazın, literatür; içten olmayan, gereksiz, boş sözler.
2. Bir bilim kolunun türlü konuları üzerine yazılmış yazı ve yapıtlarının tümü, literatür.
3. Yazınsal yapıtlara ilişkin bilgilerin öğretildiği ders.
Cümle içinde kullanımı
Edebiyat hocası iken talebeme bu nesir sanatından bir defa bahsetmiştim.
– F. R. Atay
Edebiyat kelimesinin ingilizcesi
n. literature, belles lettres, polite letters, letters
Köken: Arapça
Benzer bağlantılar
TÜTÜN İLE SOHBET
˗ Bakıyorum yüz vermiyorsun. Selâm sabah yok mu? ˗ Beni sevmiyorsun, bari rahat bırak! İşim çok! ˗ Biliyorum, biliyorum, ama seni tanımak isteyenler var. Senin hakkında ne varsa öğrendim. Umutlanmayasın ha! Elime almam, içmem seni bir daha. ˗ Hiç belli olmaz. Kimler kimler âşık oldu bu beğenmediğin çapkına biliyor musun? ˗ Araştırdım! Okusunlar da anlasınlar, tanımayan canlarım var ise. Benim anavatanım Orta Asya. Seninki belli değil. ˗ Ne demek? Bimez olur muyum? Amerika´yı bulan Kristof Kolomb, Avrupa´ya ilk...
read moreHİÇLİĞİMİ YUDUMLARKEN
ʺKendinden aşağıya bakıp da kendi kafasına hayran kalan insan, kendinden yukarıya, geçmiş yüzyıllara gözlerini kaldırsın; o zaman yüzlerce devin ayakları altında kalacak ve burnu kırılacaktır.ʺ der Montaigne, Sabahattin Eyüboğlu’nun tercüme ettiği denemelerinde. Şimdi gel de düşünme, kendini eleştirme, kendi eğrilerini, büğrülerini görme, mümkün mü? Hele de kalabalıklar içinde yalnız ve sürekli arayış içinde isen garip ve fakirce. Ne zaman burnum hayaya kalksa, ayağım bir taşa çarpar, tökezlerim. Ah Anam! derim demesine de kadıncağız...
read moreTÜTÜN İLE SOHBET
TÜTÜN İLE SOHBET «Bakıyorum yüz vermiyorsun. Selâm sabah yok mu?» «Beni sevmiyorsun, bari rahat bırak! İşim çok!» «Biliyorum, biliyorum, ama seni tanımak isteyenler var. Senin hakkında ne varsa öğrendim. Umutlanmayasın ha! Elime almam, içmem seni bir daha.» «Hiç belli olmaz. Kimler kimler âşık oldu bu beğenmediğin çapkına biliyor musun?» «Araştırdım! Okusunlar da anlasınlar, tanımayan canlarım var ise. Benim anavatanım Orta Asya. Seninki belli değil.» «Amerika´yı bulan Kristof Kolomb,...
read more