Evrensel Kalemler
Pablo Neruda
20. yüzyıl şiirinin en önemli adlarından Şili’li şair ve diplomat Pablo Neruda’nın asıl adı Ricardo Neftali Reyesy Basoalto’dur. Çekoslovakyalı şair Jan Neruda’ya olan hayranlığından dolayı Pablo Neruda takma adını kullandı.
12 Temmuz 1904’te Parral kentinde doğdu. Babası demiryolunda çalışıyordu, annesi öğretmendi. İlk ve orta öğrenimini yaptığı Temuco’da şair Gabriela Mistral ile tanıştı.
On dört yaşındayken La Manana gazetesinin sanat bölümünü yönetmeye başladı.1917-20 yılları arasında ilk şiirlerini yazdı.
1925’te Santiago’ya gelerek mimarlık ve Fransızca öğrenimine başladı.
Üniversite yıllarında Öğrenci Birliği’nin açtığı şiir yarışmasında La cancion de la fiesta (Bayram Şarkısı) adlı şiiriyle birinci oldu.
1923’te Alacakaranlık’ı yayımladı. 1924’te yayımlanan 20 Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı ile ünlendi.
1925’te Sonsuz İnsan Girişimi adlı şiiri kitabının ardından 1926’da Halkalar adlı yapıtı yayımlandı.
1927-45 yılları arasında Birmanya, Colomba, Batavia, Buenos Aires, Barcelona ve Madrid’te konsolosluk yaptı. Tanıştığı Lorca ve Alberti ile yakın dostluk kurdu.
1936’da İspanya İç Savaşı sırasında Cumhuriyetçiler safında yer aldı.
1937’de İspanya Yüreklerde yayımlandı.
1943’te Şili’ye döndü.
1945’te senatör seçildi.
1948’de Şili Komünist Partisi’nin yasadışı ilan edilmesi üzerine Şili’den ayrılmak zorunda kaldı.
1952’ye kadar Meksika, İtalya, S.S.C.B, çeşitli Avrupa ülkelerinde yaşadı. Bu arada, Üçüncü Konukluk (1947), Evrensel Şarkı (1950), Kaptanın Dizeleri (1952) adlı kitaplar yayımlandı.
Şili’li Büyük Dünya Ozanı unvanıyla anılan Neruda’ya 1952’de Dünya Barış Ödülü, 1953’te Stalin Ödülü verildi. 1968’de Amerikan Sanat ve Edebiyat Akademisi onursal üyeliğine seçildi.
1969’da Şili Cumhurbaşkanlığına aday gösterildi, ama Allende lehine adaylıktan çekildi.
1971’de Paris Büyükelçiliğine atandı. Bu görevdeyken 1971 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandı.
1973 askeri darbesinin ardından Santiago’da evi basılan Neruda’nın 24 Eylül 1973’te öldüğü açıklandı.
YARGIÇLAR
Ne hakkın olacak,
Ne, bir şeyciğin.
Sen, Amerikaların,
Terkedilmiş oğlu,
Sen ey yoksulluk kadehi:
Aşağı Peru’da, Patagonya’da,
Şehirlerde ve Nikaragua’da,
Korumak için toprağını,
Ve ufacık evini, mısırlarıyla;
Ne yargıç var sana,
Ne kanun.
Efendilerinin,
Seni yenenlerin sultanlığı,
Geldiği çağda;
Yeni unutulmuştu daha,
Bıçaklı,
Pençe tırnaklı eski düş.
Göğünü, ıssız komak için,
Geldi kanun;
Tapılmış toprağını,
Çekip almak için geldi;
Nehirlerinin suyunu,
Kapışmak için;
Ağaçlarının hürlüğünü,
Çalmak için geldi.
Yalancı tanıklar,
Tuttular.
Vura vura deldiler,
Yüreğini:
Celplerle, kağıtlarla,
Soğuk fermanlar altına,
Gömdüler seni.
Acının sınırında,
Ayıkınca bir:
Odsuz ocaksız, kimsesiz,
Tığ teber, şah-ı merdan;
Al dediler zindan,
Al dediler zincir,
Vurdular kelepçeyi;
Yüzüp te bir yoksul can,
Kurtarmayasın diye,
Boğulasın diye boğulasın,
Debelene, debelene.
Alıntı