ON KASIM VE KASIMPATI

Kas 11, 2020 by

ON KASIM VE KASIMPATI

Kasımpatı (Krizantem), sonbahar çiçeğinin benim hayatımda başka bir anlamı ve önemi var.

Bilirsiniz milli bayramlarda ve Ata’mızı anma günü olan 10 Kasımlarda okulumuza çelenk yapmak için evlerimizden çiçek götürürdük. Bizim evimizin bahçesinde renk renk açan

kasımpatını hiç unutmadım. Anımsadığım kadarıyla fakir zengin her ailenin avlu denen bahçelerinde sebzeden, çiçekten, meyveye kadar her türlü bitki çeşidi olurdu. Evin bahçesi cennetten bir köşe gibi görünürdü.

Her sonbahar geldiğinde evimizin bahçesi yaz mevsimini aratmadığı gibi kışın gelişini de hissettirmezdi. Ege’nin kışı sert geçmese de yavaş yavaş bahçemizin renkleri değişir, daha çok kış sebzeleri süslerdi bahçemizi. Sonbaharda sararan yaprakları ile meyve ağaçlarımız kışın habercisi olurdu. İlk soğuklara kadar dayanıklı olan kasımpatı; sarı, kırmızı, mor ve beyaz açan çiçekleriyle içimizi ısıtırdı.

Biliyorsunuz, yarın 10 Kasım. Atatürk büstüne koymak için çelenk yapacağız.  Evlerinizden çiçek getirebilir misiniz?” diye sorunca öğretmenimiz:

Bizim çok güzel kasımpatı çiçeklerimiz var öğretmenim. Hem de her renginden. En güzellerini toplar getiririm.” demek için hemen elimi kaldırırdım.

“İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de aynı olur.” derler ya, ben de öyleyim. Bedende yaşlansam da beynimde ve fikirlerimde yedi yaşımdaki gibi çocuksu ve umutluyum. Nerede bir kasımpatı görsem yüreğimde sevinçle üzüntü buluşur. Kasımpatının renklerine dalar giderim. Renklerinde Mustafa Kemal Atatürk ve anlı şanlı milletim canlanır gözlerimin önünde; “Ne mutlu Türk’üm diyene!”  derim Atatürk’üm gibi. Sonra yerinde yeller esen evimizin o cennetten bir köşe olan bahçesi gelir aklıma; en güzel kasımpatı çiçeklerini toplarım hayalimde Mustafa Kemal Atatürk’üm için.

Kasımpatını neden çok sevdiğimi anladınız değil mi?

Şükran GÜNAY’dan

Şükranca

Fotoğraflar: Şükran GÜNAY

Related Posts

Tags

Share This

Leave a Reply