KURU İFTİRA “ÇAMUR AT, İZİ KALSIN”

Mar 31, 2021 by

KURU İFTİRA “ÇAMUR AT, İZİ KALSIN”

Emekli öğretmen Pervin ablamı sizlere tanıtmayı çoktandır arzu ediyordum, ama iki ülke arasında gelip giderken o güzel insanı senelerce görememiştim. Ta ki kıymetli eşi, rahmetli Ünal abimizin hastalığını öğrendiğim yaz tatiline kadar. O da ancak telefon konuşmamızla sınırlı kalmıştı.  Çok istememe rağmen Pervin ablamla buluşmamız  bu günlere kadar uzandı. Bu da Covid 19 Salgını sürecinde ve Genel Ağ ortamında (İnternet) Kuşadalı kardeşlerimizin yardımlarıyla mümkün oldu.

Bazı insanlar vardır, hayatınıza çok önemli dokunuşları olmuştur. Ve öyle dokunuşlar vardır ki onların  arasında; size ömür boyu eşlik eder. Şimdi böylesi bir anımı aktarmaya çalışacağım:

Denizli Kız İlköğretmen Okulunda 1. Sınıf öğrencisiyim. Derslerim oldukça iyi. Her derste başarılıyım. Özellikle de kompozisyon, şiir konusunda ilgim ve yeteneğimi gören rahmeti Raci Andıran, Şevki Dirik öğretmenlerim, beni klasik eserleri okumam konusunda bilgilendirdiler. Neleri okuyabileceğim konusunda da ayrıca aydınlattılar.

Çocukluğumdan beri hiç değişmeyen bir alışkanlığım var. Geceleri geç yatar, erken kalkarım . Uzun uzun uykuya ihtiyacım olmaz. Yatakhanede herkes uyuduktan sonra, sınıfımıza giderek kütüphanemizden aldığım eserleri okuyordum. Tabii bunu hem sınıf öğretmenim Suriye Cusun, hem de Edebiyat derslerimize giren Raci Andıran ve Şevki Dirik öğretmenimiz biliyordu. Şevki Dirik derslerimize girmediği halde beni sürekli gördüğü yerde okuma ve yazmaya yöneltmişti.

Bir gece, yine dershaneye gitmiş, uykum gelinceye kadar okumuş, yatakhaneye geri dönüyordum. Birilerinin bana görünmeden kaçtıklarını hissettim. Koridordaki dolapların arkasından fısıltılar geliyordu. Bu durumu birkaç gece arka arkaya yaşayınca sıra arkadaşım, adaşım Şükran’a anlattım:

  • Şükran, geceleri birileri ben yatakhaneye dönerken saklanıyorlar. Merak ediyorum. Öğretmenimize söyleyeceğim.
  • Şükran, sakın yanlış anlama kardeşim. Onlar seni takip ediyorlar.
  • Ne? Niye?
  • Aslı, kartpostal satışından toplanan parayı sırasının altına koymuş. Toplam 10 TL. Biliyorsun aynı sırada oturuyoruz. Parayı senin aldığını düşünüyorlar.
  • Ne? Bunu nasıl yapabilirler? Bu çok çirkin bir iftira. Benim böyle bir şey yapmayacağımı bilmiyorlar mı?
  • Onlara bu ay harçlığının henüz gelmediğini söylemişsin.
  • Harçlığım gelmedi diye başkasının parasını mı çalacağım? İğrenç!
  • Aldırma sen, üzülme de. Onlara karşı geldim. Seni korudum, ama hem Nihal hem Aslı  arkadaşları senin çaldığına inandırmış.

Ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilemedim. Sadece hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Ölmek istiyordum. Çocukluk işte! Doğru revire koştum. İlaç alıp içecektim. Ben ağlayıp sızlarken, Şükran olayı Pervin ablaya duyurmuş. Pervin abla da Kuşadalı ve bizim sınıfın Ayla abla ile birlikte rehber ablasıydı. Bizlere yol yordan gösterir, ışık tutarlardı. Yatılı okuduğumuz için üst sınıfta olan ablalar küçük sınıflara rehber abla olarak görevlendirilirdi. Pervin ablam, bu kötü haberi duyunca başlamış bağırıp çağırmaya:

  • Ben şimdi onlara gider konuşurum. Bu nasıl bir şey? Hiç utanmadan nasıl iftira atarlar? O kızın ailesinin nasıl dürüst, çalışkan olduğunu ben çok iyi bilirim. Şükran da öyle…

Sevgili ablam, ağzına geleni saymış, dökmüş. Beni, ailemi överek şaşkınlığını dile getirmiş. Bağıra bağıra konuşurken, rahmetli Ayla abla kulak misafiri olmuş. Pervin abladan konuyu iyice anlamış ve heyecanla:

  • A! Aslı bana o on lirayı çoktan vermişti!
  • Ne, verdi mi? Çabuk sınıfa gidelim!

Canım ablam, sınıfa gitmiş, bana iftira atan iki arkadaşımı yerin dibine sokmuş. Sınıf öğretmenimizi bulup bütün sınıfı toplamış. Sonrası benim yanıma geldi. Bana sarıldı. Bir sürü övgüler yağdırdı. Birlikte dershaneye geldik. Diğer sınıf arkadaşlarımızın ve öğretmenimizin  gözü önünde benden özür dilemelerini sağladı.

Size, ilk bakışta önemsiz bir olay gibi gelebilir, benim hangi duyguları yaşadığımı hissetmeniz belki mümkün olmayabilir. İnanın  bu yaşa geldim, o günü unutamadım. Bir düşünün, ya Aslı, Ayla ablaya o parayı vermemiş olsaydı ne olacaktı? Bana o yaşta hırsız damgası vurulacaktı değil mi? Korkunç olanı, arkadaşlarımın yanında kendimi hep kötü hissedecektim. Onların şüpheli davranışlarına maruz kalacaktım. Yıllar sonra buluştuğumuzda, belki yüzüme değil, ama arkamdan; “Hatırlıyor musun, parasız kaldığı için kartpostal parasını çalmıştı Şükran.” diyebileceklerdi.

            “İki gözünle gördüğüne bile hemen inanmayacaksın, hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Belki arkasında başka bir gerçek vardır.” diye öğrettiler bize. Tam 47 sene öğretmen olarak görev yaptım. Zaman zaman öğrencilerim oldu; masamdan para alan, arkadaşlarının çantasından bir şeyler aşıran. Ben onları bile sınıftan gizledim. Yeri  geldi ailesine de söylemedim. Öğrencimden bir daha böyle bir şey yapmaması için söz aldım. Gördüm ki gerçekten bir daha o tür hatalar yapmadılar.

            Güzeller güzeli ablam, iyi ki varsın.  İyi ki yıllar sonra sayende bu anımı paylaşmak kısmet oldu. Kim bilir daha kaç kişinin hayatına böylesi güzel dokunuşların oldu. Kim bilir benim gibi başka kaç kişinin hayır dualarını alıyorsun. İyi ki Kuşadalısın. İyi ki benim rehber ablam olmuşsun. Covid 19 Salgını olmasaydı bu yaz buluşur, güzel anılarımızı, büyüklerimizi yâd ederdik.

Rahmetli Ayla ablamızın yeri nurlu, tini mutludur inşallah. Nur yüzlü Pervin ablam, yeryüzü sizin gibi güzel insanlarla aydınlanmaya devam ediyor.

 

Şükran GÜNAY’dan

Şükranca YİB

 

Related Posts

Tags

Share This

Leave a Reply