HARÇLIĞIM VE OYUNCAĞIM OLMADI

Haz 3, 2020 by

Harçlık nedir bilmedim, tanımadım,

Ne çocuklukta ne de okul hayatımda,

Gerekli  olanlar alınırdı ama, yerinde ve zamanında.

Ortaokula giderken,

Öğleyin Evimizde önümüze konanı yerdik,

Öğleden sonra eve döndüğümüzde yine,

Tanrı ne verdiyse nimet bilirdik.

Ne bisikletim oldu ne de bebeklerim,

Kozalaklardan araba yaptım kendim,

Çöplerden de bez artıklarıyla bebekler.

Arkadaşlarımla bahçemizde oynarken;

Hanımeli çiçeğinden gelin tacı,

Annemin beyaz tülbentinden  gelin duvağı,

Böylece bir güzel süslerdik gelin kızımızı .

Damada giydirir babamın çeketini, şapkasını,

Vur çınlasın, çal herkes oynasın diyerek;

Dümbelek yapardık tepsileri, bakır tabakları.

Ah! ne güzeldi o yıllar…

Erkekli kızlı oynardık,

Gündoğdu sokağımızda.

Beş Taş, İp Atlama, Seksek,

Koşmaca, İstop, Körebe, Saklambaç,

Çelik Çomak, Bezirgan Başı,

Yağ Satarım Bal Satarım,

Birdir Bir, Bom! Köşe Kapmaca,

Ramazan Topu Patlatma,

Kürkünü Giy, El El Ebildek,

Ha bir de çatallı odunlarla yürümek,

Coştururdu her birimizi,

Büyüdük işte! biz de derdik.

Büyümeyi ne de çok isterdik,

Çocukluğun kıymetini,

Yaşlanınca öğrendik.

Akşam olunca;

‘Yılan deliğine, herkes evine’ der

Koşardık evlerimize.

Yaradan ne verdiyse,

Konurdu sofraya,

Çala kaşık afiyetle,

Bulduğumuzu yerken.

Şükrederdik minnetle.

Bilmezdik şunum bunum yok demeyi,

Ne verilirse onu giyerdik.

En önemlisi bence, Yaradan’dan hediye:

Yaratılmış ne varsa sevelim diyen,

Yunus Emre misali,

Yaradan aşkıyla coşan,

Alın teriyle kazanç peşinde koşan,

Gökle deniz misali,

Engin yürekli,

Ömür boyu çalışan,

Anamız, babamız vardı.

Yemez yedirir, giymez giydirir,

Her durumda karşılıksız severdi.

Şükran GÜNAY’dan Şükranca

Related Posts

Tags

Share This

Leave a Reply