GÜNDOĞDU SOKAĞI’NI ÖZLÜYORUM

Nis 1, 2021 by

İncir bahçeleri ile dünyaca tanınan, bereketli topraklarında her türlü sebze, meyve, çiçek ve otlar yetişen, Aydın ilinin şirin Germencik kasabasında doğdum. Ot deyip geçmek yanlış olur. Turp otu, hardal otu, ebegümeci, iğnelik, gelincik, ısırgan, hindiba, şevketi bostan, labada, kuş otu, arapsaçı, sarmaşık, deniz börülcesi, radika, kuşkonmaz, yabani kuşkonmaz, devedikeni, sinir otu aklımıza hemen geliverenler. Yörük kızı olan annem otları iyi tanırdı. O pamuk ellerinin ve sevgi kokan yüreğinin karışımı ile yaptığı otlu çöreklerin, yemeklerin, salataların tadına doyum olmazdı.

Gündoğdu Sokağı’nda galiba insan gibi insan olma konusunda mayalanmıştım. İlkokulun ilk dört sınıfını Germencik’te okudum. Beşinci sınıfa geçtiğim yılın haziran ayında (27 Mayıs Darbesi, 1960 sonrasında) Kuşadası’na taşındık. Çocukluğumun geçtiği Gündoğdu Sokağının anılarından sadece bir bölümünü paylaşmak istedim bugün. Gündoğdu Sokağı’nın en önemli özelliği, aileler arasındaki insani yardımlaşmanın şimdilerde özlenen manevi zenginlikle yoğrulmuş olmasıydı. Zengin ve fakir ayrımı olmadan aileler birbirini korur kollardı. Galiba bunda en önemli neden kanımca şöyleydi:

 Henüz teknolojinin aldatıcı yönüyle buluşmamıştık. İnsanların geneli çiftçi idi. Komsusu aç iken tok yatamayan insanlar çoğunlukta idi. Toplumsal dayanışmanın güçlü olduğu yıllardı. Emeğin ne olduğunu bilen aileler kendilerinde olup da komşularında olmayan yiyecekleri paylaşırlar, karşılıklı alıp verme ile kendiliğinden sosyal denge sağlanırdı. Onlar; vatan, millet, anne, baba, evlat, akraba, eş, dost, konu komşu nedir bilenlerdi. Atatürk Cumhuriyeti’nin kazanımlarının farkında, Atatürk ve atalarımız konusunda bilinçliydiler. Her biri birer öğretmendi. Bizler önce evlerimizde öğrendik millet olmanın kıymetini, değerlerimize sahip çıkmayı.

           Zengin fakirin, fakir zenginin halinden anlardı. Zengin, zengin olduğu için fakiri hor görmez, fakir de fakirliğinden rahatsız olmazdı. Çünkü aslında Gündoğdu sokağı insanlarının gözleri, gönülleri toktu. Azla yetinmeyi, çoğu paylaşmayı bilen maddi ve manevi hayatı dengede tutmayı bilen insanlardı. Aralarında fire verenler kesinlikle vardı elbette, ama umumi efkârın(kamuoyu) güçlü olduğu bir ortamda, aynı potada eriyip gidiyor, toplumsal bilince zarar veremiyorlardı. Tam aksine umumi efkâr sayesinde kendilerine çeki düzen veriyorlardı. Üzümün üzüme bakarak olgunlaşması gibi bir şey olsa gerek.

Ya şimdi? Etrafımız KİBARLIK VE GÖSTERİŞ BUDALALARI ile dolup taştı. Başımızdakiler, bizleri yönetenler, zengininim diye böbürlenenler; en lüks yerlerde oturmayı, en kaliteli kıyafetleri sık sık değiştirip, yoksul halkı özendiren davranışlar sergilemeyi marifet bilir oldular.

“ALMA MAZLUMUN AHINI  ÇIKAR AHESTE AHESTE.” denir ya?!. Çıkacak elbet! İlahi adalet er geç herkesi yoklayacaktır. Bilene…

Şükran GÜNAY’dan

Şükranca YİB

Related Posts

Tags

Share This

Leave a Reply