BOYDA KISALIK DEĞİL AKILDA NOKSANLIK OLMASIN

Tem 16, 2020 by

BOYDA KISALIK DEĞİL AKILDA NOKSANLIK OLMASIN

«Öğretmenin gelecekmiş. Sen etrafı topla ben de bir şeyler hazırlayayım.»

«Hangi öğretmenim?»

«Sevil Altaş»

«A! Ne güzel! Neden gelecekmiş?»

«Bilmem. Bizi görmek istemiş.»

«Annem, ben onu çok seviyorum. Derste sürekli defterime bakıyor. Yardımcı oluyor.»

«Baban anlattı. O da seni övmüş. Derslerin çok iyiymiş.»

Senay Alp’in teyzesinin evinde kiracıydık. Anıt Sokak. Annemle birlikte hazırlığımızı bitirmiştik ki öğretmenim kapımızı çaldı. Sevinçten uçuyordum.

«Hoş geldiniz öğretmenim.»

«Hoş geldiniz Sevil Hanım.»

Sarıl sarmaş sonrası Sevil öğretmen pencere kenarındaki sedire oturdu. Geçmiş gün bir sürü konular konuşuldu. Ben de annemin öğrettiği gibi ikramlarımızı yaptım. Arada kulak misafiri de oluyordum. Sevil öğretmen anneme hep benden bahsediyor, durmadan beni övüyordu sakin sakin.

O yıl evimizde ilk defa bir masamız olmuştu. Hem yemek masası hem de çalışma masası olarak kullanıyorduk. İkram işi bitince masanın yanındaki sandalyeye oturdum. Onları dinliyordum.

Annem:

«Sevil Hanım, babası Şükran’ın boyu uzasın diye taze sarımsak almış. Sarımsak yerse boyu uzarmış.»

«Şükran’ın boyuna ne olmuş?»

«Babası kahvede konuşurlarken duymuş. Çocukların boyu sarımsak yerse uzarmış.»

Ben şaşırmıştım. Bundan haberim yoktu. Annem bunu neden söylüyor diye düşünürken:

«Kızım Şükran, buraya yanıma gelir misin?»

«Buyurun öğretmenim.»

«Şu yukarıdaki ampulü görüyor musun?»

«Evet öğretmenim.»

«O ampulü nasıl çıkarırsın?»

«Sandalye ile, ama önce elektriği keserim.»

«Bak gördün mü? Boyun kısa olunca uzatmak mümkün, ama zekanı kullanacak aklın olmasa bu mümkün mü? Ne varmış senin boyunda? Senin gibi olmak isteyen o kadar çok öğrenci var. Allah insana önce akıl fikir versin. Gerisi gelir kızım.»

«Teşekkür ederim öğretmenim. Babamın benim için sarımsak aldığını bilmiyordum.»

O yıllarda boyumun kısa olduğunun farkında bile değildim. O kadar çok çalışıyorduk ki fiziki durumumu düşünecek zamanım bile yoktu. Okul, tarla, bağ bahçe arasında geçen bir çocukluk ve genç kızlık yılları.

Hiç unutmadım o günü. Sevil öğretmenim, benim üzüldüğümü düşünerek beni o olumsuz duygudan uzaklaştırmak istemişti. Ne yalan söyleyeyim, galiba etrafımda çok sevildiğim için boyumun kısa olması beni hiçbir zaman etkilememişti. Halâ da öyle.

Yıllar sonra beni üzmek isteyenler olmadı değil, işte o zaman benim de onlara içim burkula burkula: “Devede de boy var, ama eşek çekiyor.” demek zorunda kaldığım anlar oldu. Demesem daha mı iyi olurdu diye düşündüğüm olmuyor değil.

Bizi, birileri maksatlı olarak üzmek isteyebiliyor. İşte böyle insanlardan ya uzak durmalı ya da uzak kalamıyorsak onlara gereken karşılığı verebilmeliyiz desem yanlış olur mu?!.

Aradan yıllar geçti, Türkçe öğretmenim Sevil Altaş’ı hiç unutmadım. Hayatım boyunca unutamadığım önemli davranışları oldu. Öğretmen olarak her öğrenciye adaletli, hanımefendi ve insancıl yaklaşır ve sınıftaki tahtayı tertemiz, düzenli tutardı. Her yazdığını güzel yazar, tahtada renkli tebeşirlerle defterimize nasıl yazacağımız hakkında örnekler verirdi. Okul hayatımda beni çok etkileyen, ömür boyu düzenli olmamı sağlayan alışkanlıklar kazanmamda emeği geçen öğretmenlerimden biri olmuştu. Öğrencileri arasında zengin fakir ayırımı yapmaması ise her öğretmende bulunmayan bir özellikti. Galiba bize misafir olarak gelmek isteğinin asıl nedeni de buydu. Öğrencilerinin ailelerini tanımayı görev edinmişti.

Sevil öğretmenim, yeriniz nurlu, ruhunuz mutludur inşallah. Sizi ve emeklerinizi hiç unutmadım.

Şükran Günay’dan

Şükranca

Related Posts

Tags

Share This

Leave a Reply